Yemek yedikten hemen sonra karnınız ağrıyor mu? Son dönemde çok fazla mı kilo kaybettiniz? Bunun sebebi sindirim sisteminin başından sonuna bütün noktalarını tutabilen Crohn hastalığı olabilir! Peki, daha çok bağırsaklarda görülse de akla gelmeyecek birçok noktada sorunlara yol açan bu hastalık nasıl tedavi ediliyor? Genellikle ince ve kalın bağırsakta görülen bir hastalığın izlerine ağız boşluğunda da rastlanabilir mi ya da cildinizde yaşadığınız bir sorunun nedeni bir sindirim sistemi hastalığı olabilir mi? Eğer hastalık ‘Crohn’ ise cevabımız, ‘evet’. Sindirim sisteminin ağız boşluğu ile kalın bağırsak arasındaki tüm bölümlerini tutabilen ve tuttuğu bölümde kalınlaşma ile ülserlere yol açan iltihabi bir bağırsak hastalığı olan Crohn sadece sindirim sistemini tahrip etmiyor; bağırsak dışı pek çok sistem ve organı da tutabiliyor. Crohn hastalarının en çok korktukları şeylerden biri ise dalgalı bir seyir izleyen bu hastalığın alevlendiği dönemde hastanede tedavi gerektirecek kadar şiddetlenmesi. Neyse ki bu kadar ciddi sorunlar yaratan Crohn’la ilgili geliştirilen yeni ilaçlar tedavide gün geçtikçe daha başarılı sonuçlar alınmasını sağlıyor. Hastalığın etkileri dolayısıyla sosyal hayatları ciddi oranda kısıtlanan ve hayat kaliteleri oldukça düşen Crohn hastaları artık daha etkin tedavilerden faydalanabiliyorlar.“Bu yeni ilaçların belki de en önemli artılarından biri, uzun dönem kortizona ve buna bağlı yan etkilere maruz kalmadan tedavi imkanı sağlayabilmeleri” diyen Gastroenteroloji Uzmanı Prof.Dr. Hülya Hamzaoğlu hastalığın tipik özellikleri hakkında bilgiler paylaştı:Hastalığın en tipik belirtisi genellikle yemek sonrasında ortaya çıkan karın ağrısı. Çoğunlukla göbek çevresi ve altında gelişen karın ağrısının yanı sıra ishal de Crohn’un en sık rastlanan belirtilerinden biri. Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Hülya Hamzaoğlu, “Eğer bağırsakta ciddi derecede daralma oluşmuşsa bu kez de karında şişkinlik, ağrı, kusma veya kabızlık da görülebiliyor” diyor. Hastalığın kalın bağırsakta tutulum yapması durumunda ise dışkıyla birlikte kan gelmesi başka bir belirti olarak ortaya çıkıyor. Hastalığın alevlendiği dönemde yorgunluk, halsizlik, yüksek ateş, iştahsızlık, istemsiz kilo kaybı; anal bölge tutulumunda anüs çevresinde çatlak, iltihaplı akıntı yapan fistüller ve apseler görülebiliyor.Crohn halen gizemini koruyan bir hastalık olmakla birlikte ortaya çıkmasında genetik ve çevresel faktörlerin birlikte rol oynadığı düşünülüyor. Ailesinde Crohn öyküsü olan bir kişide hastalığın görülme riski daha fazla. Ayrıca sigara burada da çok olumsuz bir etkiye sahip. Tedaviye başlayan hastanın sigara içiyorsa sigarayı bırakması şart. Gastroenteroloji Uzmanı Prof.Dr. Hülya Hamzaoğlu bunun dışında gıdalarla alınan bazı bakteri, bakteri toksinleri ve virüslerin hastalığın ortaya çıkmasında rol oynayabildiğini belirterek “Ayrıca hastalığı alevlendirebilen aspirin, antibiyotik ve bazı ağrı kesicilerin alınmasına da dikkat edilmesi gerekiyor” uyarısında bulundu. Bağırsaklarda emilimi bozan, iştahsızlık ve ishal gibi nedenlerle sıvı, mineral, vitamin, elektrolit oranlarında ciddi kayıplara neden olabilen Crohn, hastaların dengeli beslenmeye fazla dikkat etmelerini gerektiren bir hastalık. İshal döneminde çok posalı yememek ve lifli besinleri azaltmak hastaları rahatlatabilecek bir diğer önlem. Bağırsak kanseri riskini artıran işlenmiş gıdalar ve etler ya da yanmış yağlardan kaçınmak da şart. Yine de iyi haber şu ki: Crohn hastalarının katı bir diyet yapmalarına gerek yok!Gastroenteroloji Uzmanı Prof.Dr. Hülya Hamzaoğlu tedavinin, hafif veya ağır seyirleri olan Crohn hastalığının şiddetine ve en yoğun olarak hangi bölgede yerleştiğine göre belirlendiğini belirterek şunları söyledi: “Tedavide ilk basamağımız ilaçlar. Son yıllarda kullanıma giren Anti-TNF, Anti-integrin ajanlar gibi biyolojik tedavilerle başarı şansımız artmış durumda. Hastalarda daha önceleri kortizon tedavileriyle göremediğimiz endoskopik düzelmeyi saptayabiliyoruz. Yan etki profili bu ilaçlarla, kortizonlu tedavilere göre çok daha az oluyor. Sonuç alamazsak ve gerçekten gerekliyse cerrahi tedaviye başvuruyoruz. Hastalığa neden olan etken ya da etkenler dünyada henüz tam olarak gösterilememiş olsa bile yeni tedavilerle hasta çok daha kaliteli bir yaşam sürebiliyor.
2023-10-11T13:54:49Z dg43tfdfdgfd